Türk Halk Şiirleri
Anadolu'nun zengin edebi mirasını keşfedin ve yüzyıllara yayılan eşsiz şiir geleneğimizi yaşayın.
“Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan bir günahı,
Seni beklediğim kadar.”
Anadolu'nun zengin edebi mirasını keşfedin ve yüzyıllara yayılan eşsiz şiir geleneğimizi yaşayın.
“Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan bir günahı,
Seni beklediğim kadar.”
1 seslendirme
Bir kâmile candan hizmet eylesen Nâr-ı aşka salup bişürür seni Teslim olup her sırrını söylesen Korktuğun yerlerden aşırır seni Yalancı kallâşa hizmet eyleme Mutlak münâfıkdır ülfet eyleme Harf ile üstüne gelse söyleme İblisden eşeddür şaşırır seni Zahir ilmi çokdur mahlûka satar İllerin bağında şakıyup öter Yakınına varma yakanı tutar Hakk'ın dergâhından düşürür seni Dilde kavi ü ikrar muhabbet çokdur Zerrece Hak nişanı kalbinde yokdur Bâtınını görmezsen deme ki hakdır Dar kapda kaynama taşırır seni Noksani sakınıp uyma her cana Bir can içre bin can yeter irfana Kusuru sende bul düşme yabana Nefse uyma yoldan düşürür seni
3 seslendirme
Ötme bülbül ötme şen değil bağım Dost senin derdinden ben yana yana Tükendi fitilim eridi yağım Dost senin derdinden ben yana yana Deryadan bölünmüş sellere döndüm Ateşi kararmış küllere döndüm Vakitsiz açılmış güllere döndüm Dost senin derdinden ben yana yana Haberim' duyarsın peyikler ile Yaramı sarsınlar seyikler ile Kırk yıl dağda gezdim geyikler ile Dost senin derdinden ben yana yana Pir Sultan Abdal'ım doldum eksildim Yemeden içmeden sudan kesildim Zülfün kemendine kondum asıldım Dost senin derdinden ben yana yana
1 seslendirme
Bir kandilden bir kandile atıldım Turab olup yeryüzüne saçıldım Bir zaman Hak idim Hak ile kaldım Gönlüme od düştü yandım da geldim Ezelden evveli bir Hakk'ı bildik Hakk'tan nida geldi Hakk'a Hak dedik Kırklar meydanında yunduk pak olduk İstemem taharet yundum da geldim Şunda bir kardaşla kayda düşmüşem Pirler makamında yunup pişmişem Kırklar meydanında hem görüşmüşem İstemem yanmağı yandım da geldim Şah Hatayi eydür senindir ferman Olursun her kulun derdine derman Güzel şahım sana bin canım kurban İstemez kurbanı kestim de geldim
1 seslendirme
Dost dost diye nicesine sarıldım Benim sadık yârim kara topraktır Beyhude dolandım boşa yoruldum Benim sadık yârim kara topraktır Nice güzellere bağlandım kaldım Ne bir vefa gördüm ne faydalandım Her türlü isteğim' topraktan aldım Benim sadık yârim kara topraktır Koyun verdi kuzu verdi süt verdi Yemek verdi ekmek verdi et verdi Kazma ile dövmeyince kıt verdi Benim sadık yârim kara topraktır Adem'den bu deme neslim' getirdi Bana türlü türlü meyve yetirdi Her gün beni tepesinde götürdü Benim sadık yârim kara topraktır Karnın' yardım kazma ilen bel ilen Yüzün' yırttım tırnak ilen el ilen Yine beni karşıladı gül ilen Benim sadık yârim kara topraktır İşkence yaptıkça bana gülerdi Bunda yalan yoktur herkes de gördü Bir çekirdek verdim dört bostan verdi Benim sadık yârim kara topraktır Havaya bakarsam hava alırım Toprağa bakarsam dua alırım Topraktan ayrılsam nerde kalırım Benim sadık yârim kara topraktır Dileğin varsa iste Allah'tan Almak için uzak gitme topraktan Cömertlik toprağa verilmiş Hakk'tan Benim sadık yârim kara topraktır Hakikat ararsan açık bir nokta Allah kula yakın kul da Allah'a Hakk'ın gizli hazinesi toprakta Benim sadık yârim kara topraktır Bütün kusurlarım' toprak gizliyor Merhem çalıp yaralarım' düzlüyor Kolun' açmış yollarımı gözlüyor Benim sadık yârim kara topraktır Her kim ki olursa bu sırra mazhar Dünyaya bırakır ölmez bir eser Gün gelir Veysel'i bağrına basar Benim sadık yârim kara topraktır
1 seslendirme
Güzelliğin on par'etmez Bu bendeki aşk olmasa Eğlenecek yer bulamaz Gönlümdeki köşk olmasa Tabirin sığmaz kaleme Derdin dermandır yareme İsmin yayılmaz âleme Âşıklarda meşk olmasa Kim okurdu kim yazardı Bu düğümü kim çözerdi Koyun kurt ile gezerdi Fikir başka başk'olmasa Güzel yüzün görülmezdi Bu aşk bende dirilmezdi Güle kıymet verilmezdi Âşık ve maşuk olmasa Senden aldım bu feryâdı Bu imiş dünyanın tadı Anılmazdı Veysel adı O sana âşık olmasa
2 seslendirme
Kendin çok bilirsen bilene danış Danışan dağları aşar mı aşar Danışmadan yola gitse bir kişi Yanılır yollarda şaşar mı şaşar Altın da bir pula olur mu kâbil Kâmil ile konuş olursun kâmil Konuşma câhille olursun câhil Kişi ayarından düşer mi düşer Câhile ırak ol kâmile yakın Mana al sözümden darılma sakın Hasmın karıncaysa merdane bakın Ummadık taş başa düşer mi düşer Budur kâinatın yekta gevheri Kalbi gevher olan olmaz serseri Bir kişi içince âb-ı kevseri İrfan meydanında coşar mı coşar Pir Sultan Abdal’ım böyle mi olur Her kişi ettiğin' elbette bulur Alıcı kuşların ömrü az olur Akbaba zararsız yaşar mı yaşar