Gel Ali yoluna beli desene En sonunda gark olursun sele sen Yetiş bir kerecik eteğinden tut Deli mi oldun ne uydun ile sen Arif isen bir gün seni seslerler Bülbül deyu gülistanda beslerler Bir gün seni rehberinden isterler Kimin izni ile girdin yola sen Kiminle oturup yahut durursun Kimden mu'cizat aldın götürürsün Konma gül dalına har bitirirsin Bağban olmayınca konma güle sen Özün eğri ise yola zararsın Derdini yitirmiş derman ararsın Maslahatın nedir şarı sorarsın Sarraf olmayınca girme şara sen Kapıdan çıkınca köşe gözetme İçin' karartıp da dışın' düz etme Şah Hatayi ötesini uzatma Mü’min isen bir ikrarda dura sen
Bu şiir, Alevi-Bektaşi inancının derinliklerinden süzülerek gelen öğüt, uyarı ve tasavvufi anlamlar barındıran bir öğreti metnidir. Şah Hatayi, bu dizelerinde hem bireysel arınma hem de doğru yola yönelme konularında okuyucusunu uyarmakta, yola (yani Hak yoluna) girmeden önceki duruşun önemini vurgulamaktadır.
Gel Ali yoluna beli desene
En sonunda gark olursun sele sen
Yetiş bir kerecik eteğinden tut
Deli mi oldun ne uydun ile sen
Bu dörtlükte "Ali yolu", Alevi-Bektaşi yolunu temsil eder. Şair, bu yola girmeyi hafife alanları uyarır. "Beli" (evet) demek, bir ikrar vermektir. Yola 'beli' demeden uyanların sele kapılıp yok olacağı vurgulanır. "Eteğinden tut" sözü, bir mürşide bağlanmayı ve rehbersiz yola girilmemesi gerektiğini ifade eder. "İle" ise halk ya da sıradan kişiler anlamında kullanılır; tasavvufi yola halk aklıyla girilmez, denmektedir.
Arif isen bir gün seni seslerler
Bülbül deyu gülistanda beslerler
Bir gün seni rehberinden isterler
Kimin izni ile girdin yola sen
Burada, gerçek bilgiye ulaşan kişi (arif), bir gün tanınacak ve rehberliği sorgulanacaktır. "Gülistan", irfan meclisi ya da olgunluk yeri anlamındadır. Bülbül olarak beslenmek, manevi eğitim görmek anlamına gelir. Ancak bu eğitimi almak, ancak yetkili bir rehberle mümkündür. Rehbersiz yola giren kişi sorgulanır: "Kimin izniyle?"
Kiminle oturup yahut durursun
Kimden mu'cizat aldın götürürsün
Konma gül dalına har bitirirsin
Bağban olmayınca konma güle sen
"Gül", Hz. Ali’yi ya da ilahi aşkı temsil eder. "Bağban" ise irşad eden, mürşiddir. Mürşitsiz, yolun edebini bilmeden "gül dalına konmak", yani kutsala yaklaşmak zarar verir. "Har bitirmek" ise diken çıkarmak, zarar vermek demektir. Bu dörtlük, layık olmadan yol ehliyle bir araya gelmenin tehlikesini anlatır.
Özün eğri ise yola zararsın
Derdini yitirmiş derman ararsın
Maslahatın nedir şarı sorarsın
Sarraf olmayınca girme şara sen
Bu bölümde içsel doğruluk ve arınmanın önemi vurgulanır. Eğer kişinin özü (niyeti) eğriyse, yola girmesi zararlıdır. "Şar", manevi şehir, yani irfan ortamıdır. "Sarraf", hakikati ayırt edebilen mürşittir. Sarraf olmadan yani içsel olgunluğa ulaşmadan hakikat aramak beyhude olur.
Kapıdan çıkınca köşe gözetme
İçin' karartıp da dışın' düzeltme
Şah Hatayi ötesini uzatma
Mü’min isen bir ikrarda dura sen
Son dörtlükte ise yola giren kişinin iç-dış uyumuna dikkat çekilir. Sadece dış görünüşle, davranışla derviş olunmaz. İç âlem de berrak olmalıdır. Hatayi, mümin kişiye bir öğütle son verir: Yol bir ikrardır ve o ikrarda sebat etmek gerekir. Yolun ötesine akılsızca gitme, diyor.
Şah Hatayi’nin bu şiiri, Alevi-Bektaşi yoluna girecek kişilere bir uyarı ve nasihat manifestosudur. Rehbersizliğin, içsel eğriliğin, şekilcilik ve teslimiyetsizliğin bu yolda yeri olmadığını vurgular. Yola girmek, sadece bir tercih değil; ağır bir sorumluluktur. Bu şiir, hem inananlar hem de bu kültürü anlamak isteyenler için derin bir kılavuzdur.
Şah İsmail Hatayi