Gafil gezme şaşkın bir gün ölürsün Dünya kadar malın olsa ne fayda Söyleyen dillerin söylemez olur Bülbül gibi dilin olsa ne fayda Bir gün seni götürürler evinden Hakk'ın kelamını kesme dilinden Kurtulmazsın Azrail'in elinden Türlü türlü yolun olsa ne fayda Sen söylersin söz içinde sözün var Çalarsın çırparsın oğlun kızın var Şu dünyada üç beş arşın bezin var Tüm bedesten senin olsa ne fayda Kul Himmet üstadım gelse otursa Hakk'ın kelâmını dile getirse Dünya benim deyip zapta geçirse Karun kadar malın olsa ne fayda
Kul Himmet tarafından kaleme alınan bu şiir, insanın dünya malına olan tutkusu ile ahiret gerçeği arasındaki çelişkiyi derin bir biçimde işler. Şair, dünyaya aldanan insanlara seslenir: Ne kadar zengin, ne kadar güçlü olursan ol, sonunda ölüm seni bulacaktır. Bu güçlü hatırlatma, şiirin her kıtasında artarak devam eder.
“Gafil gezme şaşkın bir gün ölürsün” dizesiyle başlayan şiir, gaflet içinde yaşayan insanlara bir uyarıdır. Şair, dilin tatlı, malın mülkün bol, yolun çok olsa bile, hakikati görmeden yaşamanın bir anlamı olmadığını vurgular. Ölüm, her şeyin eşitlendiği bir kapıdır ve bu dünyada sahip oldukların o kapının ardında bir fayda sağlamaz.
Şiirde geçen “Kul Himmet üstadım gelse otursa” dizesiyle, dervişane bir duruş sergileyen şair, Hakk’ın kelamını bilen, hakikatin yoluna ermiş biri olmanın bile dünya malına tamah edildikçe anlamını yitirdiğini anlatır. Burada, sadece bilgi değil; bilginin amelle, yani yaşantıyla bütünleşmesinin önemi vurgulanır.
Dörtlüklerde geçen mecazlar, Alevi-Bektaşi düşüncesine ait değerlerle örülüdür. Mal, mülk, evlat, söz... hepsi geçicidir. Şiir, insanı iç muhasebeye davet eder; kalıcı olanın, Hakk’a yakınlık ve hak yolunda yaşam olduğunu söyler. Bu yönüyle şiir, Anadolu halk irfanının özlü ve derin bir öğüdüdür.
Kul Himmet